Besin alerjisi olan çocukların sayısı artıyor


Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere çeşitli ülkelerde mayıs ayı içerisinde besin alerjisi farkındalık haftası kutlanıyor ve toplumu besin alerjisi hakkında bilgilendirecek etkinlikler düzenleniyor.
Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere çeşitli ülkelerde mayıs ayı içerisinde kutlanan besin alerjisi farkındalık Haftası’nda besin alerjili çocuk sayısının Türkiye’de de arttığına dikkat çeken Medical Park Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Bölümü – Çocuk Allerji ve İmmünolojisi Uzmanı Doç. Dr. Zeynep Arıkan Ayyıldız, “Besin alerjisi dünyada ve ülkemizde her geçen yıl artıyor. Sıklığı yüzde 5-8 oranında. Yani her 13-20 çocuktan birinde besin alerjisi görülüyor. Ülkemizde besin alerjisine en sık yol açan besinler yumurta, inek sütü, fındık, fıstık, ceviz, mercimek, buğday olarak sıralanıyor. Yumurta, inek sütü ve buğday alerjileri genellikle erken bebeklik ve çocukluk döneminde belirti vermeye başlarken kuruyemişlere bağlı alerjiler daha geç çocukluk döneminde başlayabiliyor.” dedi.

– Farkındalık yaratmak gerek
“Besin alerjisinin farkında olmak önemli çünkü besin alerjili çocuklar alerjileriyle birlikte toplumun içindeler, kreşe gidiyorlar, parkta oynuyorlar, okula gidiyorlar, dışarıda yemek yiyebiliyorlar. Kültürel olarak ilgimizi ve sevgimizi yiyecekle gösterdiğimiz ülkemizde daha da risk altındalar. Besin alerjisini bilmek ve anlamak besin alerjili çocuklar ve aileleri ile empati kurabilmek için oldukça önemli. Besin alerjili çocuklarda ‘azıcıktan bir şey hatta çok ciddi bir şey’ olabilir.” diyen Ayyıldız velileri bilinçli olmaya çağırıyor.
Besin alerjilerinin erken tip ve geç tip olmak üzere iki ana grupta incelendiğini ve farklı bulgular gösterdiğini anlatan Ayyıldız şu bilgileri paylaştı:
“Erken tip besin alerjilerinde besin alımından sonraki dakika veya saatler içinde ortaya çıkan deride kaşıntı, kızarıklık, egzema, göz, dudak, dil ve damakta şişlikler, burunda kaşıntı, akıntı, tıkanıklık, hapşırık, gözlerde kaşıntı, sulanma, kızarıklık, kaşıntı, öksürük, nefes darlığı, hırıltı, bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, tansiyon düşüklüğü, halsizlik, bayılma gibi belirtiler görülebilir. Deri belirtilerinin yanında solunum, dolaşım veya sindirim sistemi ile ilgili belirtilerin birlikte olması “anafilaksi” olarak adlandırılan hayatı tehdit eden ağır alerjik reaksiyonu tanımlar. Bu tip durumlarda besin alerji testleri pozitif saptanır.
Mide-barsak sistemini etkileyen besin proteini ilişkili enterokolit, besin proteini ilişkili proktokolit ve eozinofilik mide-barsak hastalıkları (eozinofilik gastrit / duodenit / gastroenterit / kolit) gibi geç tip besin alerjilerinde genellikle besin alımından sonraki birkaç saat veya günler içinde ortaya çıkan inatçı kusma, karın ağrısı, ishal, kanlı dışkılama belirtileri ve bazen büyüme geriliği görülür. Bu tip besin alerjilerinde deri testleri ve kan tetkiklerinde ilgili alerji saptanmayabilir. Şüpheli besinin diyetten çıkarıldıktan sonra belirtilerin kaybolması ve çocuk alerji uzmanı tarafından denetimli olarak verildiğinde bulguların tekrarlaması ile tanı konulur. Uygun bir diyet günlüğü ve yakın takip bu hastalar için oldukça önemlidir.”

– Kimlerde besin alerjisi araştırılmalı?

Doç. Dr. Zeynep Arıkan Ayyıldız kimlerde besin alerjisi araştırılması konusunda ise şunları söyledi: “Erken bebeklik döneminde ortaya çıkan orta-ağır şiddetteki atopik dermatitde (egzema) ve dışkıda kan ile mukus görüldüğünde besin alerjisinin araştırılması gerekir. Bebek sadece anne sütü alıyor olsa da anne sütünden geçen besin proteinlerine alerji geliştirmiş olabilir.
Ek gıdaya başlama döneminde yeni verilen gıda ile ilgili cilt (ciltte kabarıklık, kızarıklık, yüzde, gözde şişlik, egzemada artış vb), solunum yolu (öksürük, hırıltı), kusma, bulantı gibi bulguların ortaya çıkması yine besin alerjisinin araştırılmasını gerektirir. Böyle durumlarda sorumlu alerjenin doğru tesbit edilmesi ve alerji seviyesinin değerlendirilmesi için mutlaka alerji testleri yapılmalıdır.
Alerji testlerinin yapılmadığı ancak besin alerjisi şüphesi duyulan durumlarda anne genel yönlendirmeler ile kendisinin ve bebeğinin diyetini kısıtlar ise kalitesiz bir anne sütü ve gerekli besinlerden belki de gereksiz yere kısıtlanmış bir çocuk beslenmesi ortaya çıkacaktır.
Alerji tesbit edilen hastada, alerji seviyesinin periyodik ölçümleri ile hastanın alerjisinin azaldığı dönem saptanır ve yapılacak provokasyon (besin yükleme) testi ile ilgili besinin güvenle tüketip tüketemeyeceği bilgisi verilir. Bu izlem, hastanın alerji seviyesi düşmesine rağmen diyetine devam ettiği ve ilgili besinden mahrum kaldığı süreyi en aza indirir.”

– Besin alerjisi geçici midir?
“Besin alerjisinin geçmesi veya kalıcı olması hangi besinin alerji yaptığı, bulguların ve eşlik eden hastalıkların ne olduğu ve alerjinin seviyesi ile yakın ilişkilidir.” diyen Ayyıldız; “Örneğin dışkıda kan yakınması ile seyreden inek sütüne bağlı alerjik proktokolit 1 yaşından sonra genellikle düzelirken, anafilaksi dediğimiz şiddetli bulgular ile seyreden inek sütü alerjisi 5 yaşına kadar sürebilir hatta yüzde 10-20 oranında daha ileri yaşlarda da devam edebilir. Kuruyemiş alerjilerinin büyük çoğunluğu ise erişkin hayatta da devam edebilir.” açıklamalarında bulundu.